ABD adaletinin Zarrab'a kurduğu tuzak
Amerika'nın 2 numaralı adamı Ankara'ya bu kez "şirinlik muskası" ile gelmişti. Biden'ın "kapalı kapılar ardında" hangi mesajları verdiğini muhatapları biliyor. Bize yansıyanlar, kamera önünde söyledikleri. Biden için yıllardır aynı espri yapılır; "Yanındaki bayana sahip olacaksın. Yoksa yakalar, bırakmaz." Bereket Türkiye'deki temasları sırasında sıkıştıracak hatun bulamadı. Bol bıyıklılar içinde korkacak kimse yoktu. Şaka bir yana, her yerde aynı soruya muhatap oldu; "Fetullah Gülen'i ne zaman iade edeceksiniz?" Cevabı hiç değişmedi; "Amerikan adaleti bilir." Başkanın dahi bu konuda mahkeme kararını beklemek zorunda olduğunu söyledi. Yaşlı Kurt bu sözlerinde samimi mi? Yoksa uyutma taktiği mi uyguluyor? ABD Yargısını engel gibi gösterirken yasaları nasıl işlerine geldiği gibi kullandıklarına dair pek çok örnek gösterebiliriz. Panama Devlet Başkanı'nı ülkesinden kaçırıp ABD'de içeri tıkan kimlerdi? Uzatmadan doğrudan bizi ilgilendiren uygulamaya gelelim. Reza Zarrab'ı nasıl oyuna getirdiler hatırlayın. Eşi ve kızıyla indiği Miami Havalimanı'nda gözaltına alınışın hikayesini anımsayın. Bu uyanık iş adamı "Başına bir şey gelmeyeceğinin garantisini bile almıştı." 1 milyon dolar rüşveti peşin ödedi. Oysa para konusu dahi mizansenin parçasıydı. Ataları Hindistan'da yılan oynatıcı olan savcı devreye sokuldu. Bu tezgah Ebru Gündeş'e gıcık olduklarından düzenlenmedi. Zarrab'ı konuşturup, "17-25 Aralık"ın perde arkasını ortaya dökmek istiyorlar. İran'a ambargonun delinmesinin de öcünü alma peşindeler. "Disneyland hevesi"nin pazılın parçalarından biri olduğundan eminiz. Reza Zarrab'ı bırakın mahkeme kararını mafya usulü oyuna getirenler bunlar. Sıra bizim Fetö'yü istememize gelince "Yüce Amerikan adaleti bilir" yokuşuna sürmeleri komik. Çocuk mu kandırıyorlar? Kanımıza göre 2 Numara, oyun gücüyle dikkat çekmekte. Bu performansla önümüzdeki Altın Ahududu Ödülü'ne aday olabilir. Özetle Fetullah Gülen'i vereceklerini sanmıyoruz. Yanılıp da bunu yaptıkları an Musevi Lobisi Amerikan yönetimini mahveder. İlk etapta "ver-vermem savaşı" yeni başkanın görevi devralmasına kadar uzar. Unutmadan benzeşen bir konuyu dillendirelim. Yunanistan'a helikopterle iltica edenlerden haber var mı?
Başkan coştu
Aziz Yıldırım, NTV ve NTV Spor'un ortak yayınında esti gürledi. Belli ki büyük Patron "hasta Fenerbahçeli" Ferit Şahenk'in arzusu yerine getirilmişti. Yıldırım, aslında iddialarını tekrarladı. Galatasaray'a daha ağır tonda yüklendi. Medyanın 3 Temmuz sürecinde kötü gazetecilik yaptığını iddia etti. Şekip Mosturoğlu, bazı gazetecilere isim vererek yüklendi. En çok da Emre Bol ve Ekrem Açıkel'den söz ettiler. TFF, UEFA ve Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılımını engelleyen M. Ali Aydınlar hakkında ağır tazminat davaları açılacağı duyuruldu. Başkan Yıldırım'daki farklılık gözümüzden kaçmadı. Sanki enerji depolamış!
Ne oluyor?
Şirin Payzın'da da ışıltılar fark ettik. Bu kız CNNTÜRK'ün vaz geçilmezlerinden biri konumunda. Erdoğan Aktaş'ın "İlle de bir şey yapacağım" işgüzarlığı yüzünden bir süre ekran yasağı uygulanmıştı. Görüldü ki, Aktaş'ın "arkadaşının eşine yer açma çabası" fiyaskoyla bitti. Şirin, abartmadığı sürece tahtını korur. Program konuklarından Ahmet Kasım Han'ın slogan gibi bir tespitini sevdik; "Suriye'nin kuzeyinde Kürt kuşağı oluşsaydı Türkiye tarihinde ilk kez Araplarla arasına başka birileri sokulmuş olacaktı". Han'ın diğer mesajı "Türkiye'nin çeşitliliği var" oldu. Bundan kastı yurt dışındaki kaliteli insanlarımız. Bunları lobicilikte kullanabileceğimizin işaret fişeğini yaktı, diyebiliriz.
***
ÖZEL NOT: Liderlere suikast konusunu iki gün önce işlemiştim. Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı bereket sonuçsuz kaldı. Bunda da alınan ek tedbirlerin etkisi görüldü. Büyük geçmiş olsun. Herkesi dikkate davet ediyorum.