Abant Platformlarında tezgahlanan proje!
2009 yılında Erbil'de düzenlen Abant Platformu'nda, "Türkiye'de Kürtler eziliyor, o bölgenin adı Kürdistan" açıklamalarıyla Kürt ırkçılığı normalleştiriliyordu. Bir süre sonra büyük bir faciaya yol açacak çözüm süreci için kamuoyu oluşturma çalışmalarında tüm imkânlar seferber edilmişti.
Hükümete yakın çok sayıda medya kuruluşu, internet sitesi, Abant Platformu'na övgüler düzüyor ve destekliyordu. Çünkü onların nazarında "Türkiye normalleşiyordu" ancak bu normalleşmenin Gülen cemaati eliyle yapıldığı vurgulanmıyordu.
Toplantının katılımcılarından olan Nevzat Çiçek, Irak'ın kuzeyindeki bölgeye nasıl "Kürdistan" demeye başladıklarını kişisel bloğunda şöyle anlatıyordu:
"İki gün süren toplantıdaki en can alıcı tartışmalardan biri belki Türkiye'den gidenler tarafından kullanılan Kuzey Irak söylemi ve buna yapılan itirazdı... Bu itirazlar sonuç vermiş olmalı ki başta sonuç metni olmak üzere diğer konuşmalarda da Kuzey Irak kelimesi kullanılmamaya başlandı."
Toplantının bir diğer gazeteci katılımcısı Sabah Yazarı Emre Aköz ise 17 Şubat 2009 tarihli köşesinde "İstanbul'a nasıl Konstantinopolis denilmesini istemiyorsak, Kuzey Irak yerine 'Kürdistan' demeliyiz" yorumunda bulunuyor ve Cumhuriyeti kuran iradeye tepki gösteriyordu:
"Bu toprakların adı, Irak Anayasası'nda ' Kürdistan Bölgesi' diye geçiyordu... Kürt aydınları ise Türkiye'den gelenlerin Kürdistan'dan başka bir tabir kullanmasını, en hafifinden hayretle, genellikle de kontrollü bir kızgınlıkla karşılıyorlardı. Bu tür bir kelime hassasiyeti bize yabancı değil. Batı medyasında İstanbul'a 'Konstantinopolis' dendiğinde; kızar, köpürürüz. Kürdistan kelimesi de aynı bizimki gibi zengin tarihsel anlamlarla yüklü. Osmanlı, Kürtlerin yaşadığı bölgeye Kürdistan diyordu. Bu gayet normal, kompleksiz, düz bir adlandırmaydı. Ankara'nın 80 yıllık dışlayıcı ve küçümseyici tavrı, işte Türk entelektüelleri aracılığıyla bir kez daha karşılarına çıkmıştı. Bugüne dek devlete bakarak pozisyon ve dil belirleyen Türk medyası, yakında Kürdistan kelimesini sıkça kullanmaya başlarsa... Düne kadar dağlı düşmanlar diye sundukları Kürtlerin, aslında yüce gönüllü dostlar olduğunu aniden keşfederse sakın şaşırmayın."
Aköz, mürekkebi kurumadan 2 gün sonra yazdığı yazısında bölge için çoktan "Kürdistan" demeye başlamıştı bile:
"Yakın tarihlere kadar, 'Bağımsız Kürdistan, Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit eder' diyen Ankara'nın kırmızı çizgileri silindi gitti. Henüz pek toy olsa da, Kürdistan devleti ilan edildi. Türk iş adamları da onun gelişmesinde pay sahibi oldu. Bundan sonra birleşik Irak'a dönüleceğini sanmıyorum. Tersine Türkiye, Kürdistan'ı korumaya ve geliştirmeye çalışacak."
TSK'yı lime lime eden operasyonların cemaat finansmanlı gazetesi Taraf'ın yazarı Amberin Zaman ise 13 Şubat 2009 tarihli köşesinde şu satırları kaleme alıyordu:
"...Güneydoğulu iş adamları, eski Diyarbakır Milletvekili Haşim Haşimi, Altan Tan, İbrahim Kalın, Mardin Süryani Metropoliti Saliba Özben dahil olmak üzere 100'e yakın kişi toplantıda hazır bulunacak."
Şu anda AKP Diyarbakır milletvekili olan ve PKK'lı teröristin cenazesine katıldıktan sonra "Yasa dışı bir şey yapmadım" açıklaması yapan Galip Ensarioğlu toplantıda katılımcıların arasındaydı. Ensarioğlu, 18 Şubat 2009 tarihinde Taraf Gazetesi'nde Abant toplantısıyla ilgili ilginç yorumlarda bulunuyordu:
"Bu noktada bizim önerimiz, Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında Benelüx modelini andıran bir entegrasyondur. Malların ve insanların serbest dolaşımı esasına dayanması gereken bu model, Orta Doğu'nun kalbinde nefes almakta zorlanan iki bölgenin önünü açacaktır."
Gazeteci Hakan Albayrak Yenişafak'ta toplantıyla ilgili 2 köşe yazısı kaleme aldı. Albayrak, 16 Şubat'ta yayınlanan ilk yazısına "Kürdistan'a hoş geldiniz" başlığını atarken, 17 Şubat 2009'daki köşesinde "İsmi bölgesel yönetimdir, federe hükümettir, şudur budur, ama neticede bir devletle karşı karşıyayız. Kürdistan devleti bölgemize hayırlı-uğurlu olsun. Hayırlı-uğurlu olabilmesi için onu tırmalamaktan vazgeçmeli, ona saygı gösterip itimat telkin etmeli, onunla sıkı dostluk ilişkileri kurmalıyız" ifadelerini kullanıyordu.
6 ay sonra Ankara'da yapılacak Abant Platformu'nda kimler yoktu ki! Yarın devam edeceğiz...
NOT: Cezaevinde unutulan pilot Yüzbaşı Murat Eren'e tahliye kararı çıktı. Daha önce FETÖ tarafından TSK'dan ihraç edilen kahraman pilotun TSK'ya dönmesi en büyük hayaliydi. Umarım gerçek olur...