"6 ay"...
Şükürler olsun!.. Sivil orduya geçtik!. Bir kararnameyle bir çırpıda çok köklü reformlara imza attık. Ne kadar övünsek az gelir. Sadece askeri vesayet kaldırılıp yüzyılların çürümüşlüklerine son verilmedi. TSK tasfiye edilerek yeni bir çağ açıldı!..
Neydi o askerliğimizin kabusu olan günde 10 posta yaptırılan mıntıka temizlikleri, 3-5 su kulesi nöbetleri. Komutan sağda dikkaat!..Komutan solda dikkaat!.. Sabah akşam talim. Tam teçhizatlı, koş babam koş.. Bir de bağırtırlardı, "Her Türk asker doğar", "Vatan sana canım feda"... Komando marşları, Kıbrıs marşları... İktidarın doğru yolda olduğu ta en başından belliydi; ilk neşteri atmışlardı "Yaylalar yaylalar"ı kaldırtarak. "Kışladaki sivil devrim"in nimetlerini daha hükümetin açıklamadığı bilmem kaç sayılı kanun hükmünde kararname ile yapılacak yeni reformlara ulaştım. Havuz medyasından önce haberi patlatacağım;
Türkiye'nin sembolik noktalarında muhafaza edilecek kışlalarda bundan sonra -sivilleşme gereği- mıntıka temizlikleri belediyenin zabıta elemanları (sadece akşam saatlerinde) tarafından yaptırılacak. Kısaltılacak askerlik süresinde görev yapacak erlere kesinlikle hakiki silah verilmeyecek. Darbe ruhları hortlatılmasın diye su tabancaları ile eğitim alacaklar. Ordunun kurmay subay ihtiyacını karşılaması için kurulacak Milli Savunma Üniversitesi'nde havacı asker adaylarına uzaktan kumanda ile planör uçurtma, denizci askerler kağıttan sandal yapma, karacı askerlere ise tahtadan tüfek keçiboynuzunda saçma yapma dersleri verilecek. Bu derslerden başarı ile sıyrılanların Genelkurmay Başkanı olma şansı her daim açık olacak.
Demokrasi dersi veriyoruz tüm dünyaya kim tutar bizi!..
Fakat, bu arada gözden kaçan küçük sıkıntılı bir nokta var... Askerliğin baş belası olan 3-5 su kulesi nöbetleri de tarihe karışıyor ama şu Saray'ın önündeki çadır nöbetlerinden Ankara bürokrasisi bitap düştü. Sabahları işe yorgun argın geliyorlar. "Bana hep gece yarısı nöbeti yazıyorlar. Evde çoluk çocuk perişan olduk" diye şikayet ediyorlar. "Karavana çok iyi çıkıyor. Kuzu kavurma, semaverde çay bile eksik değil" diyorlar fakat nöbetlerin sıklaştırılmasından, hele o arada firar eden askerlerden dolayı hesaba çekilmelerinden çok dertliler. Neyse ki ilerde torunlarına anlatacakları çokça çadır nöbeti hatıraları oluyor. Şimdi, askerde Nebahat ablanın fotoğraf stüdyosunda çektirdikler askerlik hatırası fotoğraflarının yerini cep telefonları ile çektirilen çadır nöbeti hatırası fotoğrafları aldı. Hem de facebook'a konuluyor. Youtube'a video bile yükleniyor. Cümle alemde görüyor!.. Liyakate dayalı atama ve terfilerde çadır nöbetlerindeki disiplinin esas kriter olacağından kimsenin şüphesi yok!. Tam bu noktada da küçük bir sıkıntı hasıl olmuş. Araya hunharca bir rekabet girmiş. Terfi hak etmeyen eskiden bilmemneci olan bürokratlar ve ihaleciler gelip fotoğrafların arasına sızıyorlarmış. Çadır nöbetlerindeki devrecilik ve tertipçiliğe son verilsin diye haykıracaktım ama reformların peşi kesilmiyor. İktidar 7 Ağustos'ta nöbetleri sonlandıracağını açıkladı.
***
Hazır, Saray etrafında turlarken biraz da kulis haberlerine daldım. Kamudaki temizlik operasyonlarının, ordudaki ihraçların, Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı'nın görevlerine devam edip etmeyeceğinin, operasyonların olası siyasi uzantılarının neler olabileceğini deşmeye çalıştım. Saray danışmanları "6 ay" dediler. " Nedir, ne için bu süre" diye sordum. TSK'nın sivilleştirilmesinde yapılan düzenlemeyi; Genelkurmay Başkanı'nın kuvvet komutanları arasından seçilir maddesinin değiştirildiğini, yerine Orgeneral rütbesinde olan herkesin Genelkurmay Başkanı seçilebilir düzenlemesinin getirildiğine dikkat çektiler. R. Erdoğan'ın, kendisine, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında gelen çok özel duyumları hala değerlendirdiğini ifade ettiler. Kamudaki tasfiyenin 400 bin gibi bir rakama çıkacağında iddialılar!.. Erdoğan'ın Saray çekirdek kadrosu ile yaptığı toplantılarda devamlı "6 aylık süreye" vurgu yaptığını kaydettiler. "6 ay sonra çok daha büyük sürprizler görebilirsiniz" dediler.
Operasyonların siyasi ayağı noktasında ise 2 büyük şehir belediye başkanının ismini açık açık telafuz ediyor Saray danışmanları. İsimleri duyup hayretle yüzlerine baktığımda ise "Bunda şaşılacak ne var?" diye teker teker gerekçelendiriyorlar. AKP içinde bazı milletvekillerinin istifaya zorlanacağı veya ihraç mekanizmasının işletilebileceğini ileri sürüyorlar. Abdullah Gül'ün 15 Temmuz'da Cuma namazı çıkış demeci ile bazı muhaliflerin medyaya yansıyan konuşmaları tekrar gözden geçiriliyor. Saray kulislerinde "sıranın kim/kimlerde olduğu"na dair herkesin kendi önceliğine göre bir sıralaması var...
***
Her sabah uyandığımız yeni tasfiye operasyonları ile birlikte Ankara gündemine yeni sorular düşüyor. Şu satırların yazıldığında tartışılan 2 güncel soru;
*İktidar 15 Temmuz'dan önce Suriyeli mültecilere vatandaşlık ve kamuda görev yapma hakkı verileceğini ilan etmişti. Tasfiye edilen kadrolara Suriyeliler mi yerleştirilecek?.. Acaba bunların kökenleri iyi araştırılıyor mu?..
*15 Temmuz'dan önce merkezi Riyad'da olan Suudi Arabistan'ın öncülüğünde kurulan İslam Ordusu koalisyonu ile ilgili yeni gelişmeler gündeme gelmişti. TSK'da homurtular da yükselmişti. TSK Suud ordusuna mı eklemlenecek?..