4G’yi çizdi (Davutoğlu) 5G (Yıldırım) yolda
Kriptolu bir yazı başlığı oldu. Farkındayım... Son günlerde AKP içinde yaşanan gariplikleri(!) hatırlayalım;
“Başbakan” Ahmet Davutoğlu, seçim beyannamesinin çözüm süreci ile ilgili bölümünün matbaaya baskıya giderken yolda düştüğünü söyledi. AKP seçim beyannamesine sonradan 3 buçuk(!) sayfalık “çözüm süreci” eklendi.
Ardından, Recep Erdoğan, okuyup onayladığı AKP seçim beyannamesindeki 4G teknolojisini görmezden geldi, hiçe saydı ve çöplüğe attı. Yeni hedefi 5G olarak belirledi.
Bunlar aslında Ahmet Hoca ile Recep Erdoğan arasındaki derinleşen kinin ve kavganın kamuoyuna kriptolu yansımalarıydı. Çünkü; fren ayarı olmayan Recep Erdoğan, yakınları tarafından çok uyarıldı ve zor ikna edildi “seçim öncesi Ahmet Hocayı kamuoyu önünde daha fazla azarlamaması” için...
Kriptolu yazı başlığını, AKP içindeki kriptolu derin kavgayı çözebilmek için hangi yollarda neler yaşandığını, YENİÇAĞ okurlarına aktaralım;
Milletvekili listesi oluşturulurken Recep Erdoğan’ın AKP genel merkezine ulaştırdığı talimatlar, İncek’deki özel ofiste Süleyman Soylu ve etrafındaki saray ekibiyle birlikte hazırlandı. Sonrasında da Erdoğan’ın partideki kara kutusu Mustafa Ataş’a (İstanbul Mebusu) ulaştırıldı. Partinin 4 ve 5. katında seçim çalışması yürüten Ataş, listeyi olduğu gibi partinin seçim işleri ve YSK’dan sorumlu genel başkan yardımcısının önüne koydu. Mustafa Şentop, listeyi itiraz etmeden aldı. Sonrasında ise “Başbakan” Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Hakan Fidan, Ali Babacan, Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş, Mehmet Ali Şahin’in özel çalışması ve Abdullah Gül’ün de tavsiyeleri üzerine Gaziosmanpaşa’da (Ahmet Davutoğlu’nun özel seçim karargâhı) hazırlanan liste devreye girdi. Eski Ulaştırma Bakanı, Cumhurbaşkanı baş danışmanı Binali Yıldırım’ın adamları; eski TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, eski THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, havuzun silahşör kalemleri, ihaleciler, saray onaylı iş adamlarının özel kontenjanları, Erdoğan ailesine yakın bazı isimler tırpanlandı. Bu tırpanlama göze batmasın diye damat Berat Albayrak, özel olarak listede ön sıralarda yerini buldu. Ön sıralara sarayın gözünü boyayacak isimler konulurken, tüm seçilebilecek yerlere Beşir Atalay-Ahmet Davutoğlu ekibinin isimleri serpiştirildi. Kısaca, listede sarayın hakimiyeti bir ölçüde kırıldı. Mustafa Şentop, azar yeme pahasına listeyi YSK’ya götürdü. Listenin ulaşmasının ve kamuoyuna duyurulmasının ardından küplere binen Erdoğan, hıncını kırk yıllık dostu Mustafa Ataş’tan çıkarttı. Erdoğan tabii ki bunun altında kalamazdı!.. Yapacağını yaptı; bu sefer işi sağlam tuttu, seçim beyannamesine müdahale etti, kendisine milliyetçi-muhafazakâr oyları kaybettirecek “çözüm süreci” ile ilgili kısımları çıkarttırdı. Davutoğlu, bu yüzden HDP’nin anlayacağı şekilde “yolda düşürdük” dedi. Davutoğlu, ayrıca el altından HDP’ye dolayısıyla onun postacılık yaptığı merkezlere “çözüm süreci” ni, Dolmabahçe mutabakatını sürdürme garantisi verdi. Ha!.. Sanılmasın ki Erdoğan bu çözülmeye götürecek projeden vazgeçti. Hayır. Sadece işlerin açıktan gitmesini bir süreliğine erteledi. Recep Erdoğan, sonra ne yaptı?.. Davutoğlu’nun övüne övüne anlattığı 4G’yi çizerek bir gol daha attı. “4G’ye geçmiyoruz, 5G’ye geçeriz” diyen Recep Erdoğan’ın sarayda brifing aldığı kişi Binali Yıldırım. Eski Ulaştırma Bakanı, “4G’ye gerek yok, 5G’ye geçeriz” dedi. Erdoğan da 4G’yi çizdi. Aslında burada Erdoğan şu mesajı verdi; 4G benim için yok, yani Davutoğlu seçim sonrası yok, artık o benim gözümde Konya delegesi... 5G’ye geçiyoruz, yani; Binali Yıldırım’a... Erdoğan, Davutoğlu ekibine rotayı kıran Numan Kurtulmuş’a da çok kızgın... 7 Haziran sonrası yapılacak AKP kongresinde Binali Yıldırım’ı Genel Başkanlık koltuğunda görürseniz hiç şaşırmayın. Tabii, burada hemen şunu soracaksınız “Başbakan kim olur” ... AKP kulislerinde favori Efkan Ala, plase Yalçın Akdoğan. Bu ikili de sıkı bir rekabet içinde.
Cambaza bak oyunu
Bu arada, “çözüm süreci” kandırmacası tüm hızıyla devam ediyor. Ankara’ya ulaşan Emniyet raporlarına bakalım; terör bölgesinde son altı ayda 800’e yakın polis, bin 200’e yakın sivil ve diğer devlet kurumuna ait aracın zarar gördüğü belirtiliyor. Vahametin boyutu bu kadar da değil. Yaklaşık 2 bin 600 devlet binası zarar gördü. Bu binaların yaklaşık 30’a yakını kaymakamlık, 60 tanesi Emniyet, 290’ı okul binası, diğerleri ise parti ve banka binaları. En vahim tablo, karakollardan pek çıkamamalarına rağmen basına yansımasa da polisin ele geçirdiği mühimmatlarda gizli.
“170 Kalaşnikof, 180 adet uçaksavar mermisi, 380 adet roketatar ve lav mermisi, 205 kilo C4 patlayıcı, 140 el bombası, 5 top mermisi, 1 kanas, 1 M16.”
Şimdi soruyorum (askerlerin de ele geçirdikleri ile birlikte);
1) Bu kadar mühimmat ülkeye nasıl girdi?
2) Ele geçirilenler haricinde ülke içinde ne kadar mühimmat var? Bu konu hakkında Emniyet, Jandarma ve MİT raporları ne diyor?
3) Bu kadar kamu malı zarar görürken iktidar nerede?
Son soruyu ben yanıtlayayım;
Türk Telekom reklam ve ilanları ile yandaş medya doyurulurken, 4G-5G ihalesi ve saltanat kavgasında...
Matbaaya giderken yolda düşen sayfalar haa!..