380 bin kişiyi kim öldürdü?

Tayyip Erdoğan, hâlâ, Suriye'deki "Esed rejimi"ni "Kendi halkından 380 bin kişiyi katletmek ve devlet terörü estirmek"le suçluyor. Erdoğan, "Çok açık, net söylüyorum, devlet terörü estiren bu kişinin arkasında duranlar, en az onun kadar suçludur" diyor.

"Tayyip Erdoğan mantığı" ile hareket edelim ve soralım:

-Bugün su gibi insan kanı dökmekte olan IŞİD'çi teröristler, dünyanın dört bir tarafından gelerek hangi ülkenin topraklarını ve sınırlarını kullanarak Suriye'ye girmiştir? Bu geçişlere hangi siyasi kadro izin vermiştir?

-Tayyip Erdoğan'ın "lojistik destek veriyoruz" dediği silâhlı muhalefet grupları, bugüne kadar kaç Suriyeli öldürmüştür?

-TIR'larla gönderilen silâh ve mühimmatın Türkmenlerin elinde olmadığı kesinleştiğine göre, sadece bu silâh ve mühimmatla Suriye'de acaba kaç kişi öldürülmüştür?

- Suriye'de rejimi değiştirmeye çalışan silâhlı gruplara "diaspora" adını verip 25-26 Nisan 2015 tarihlerinde İstanbul'da ev sahipliği yapan, AKP iktidarı değil midir? Toplantıya katılan, Ahraru'ş Şam İslami Hareketi, Ceyş'ul İslam, Şam Kolordusu, Şam Direnişçileri Taburları, Humus Kolordusu, Yermuk Ordusu, Ensar'ul İslam Cephesi, Ebabil Ordusu, Fe İstakim Kema Umirt grupları, 24. Yaya Birliği, Habib Mustafa Tugayları, 96. Bölük, Hür Yargı Meclisi, İdlib Kent Meclisi, Halep Kent Meclisi, Şam Kırsalı Meclisi, Hama Meclisi, Bedr askerleri Grubu 313. Tugayı, Amud Huran Bölüğü, Mutez Billah Tugayı, Humus Kent Meclisi, Birinci Kolordu, Güney Tugayları Birliği, Hak Süvarileri Tugayı ve 111'inci Bölük temsilcileri bugüne kadar kaç Suriyeli öldürdü?

-Erdoğan "120 bin kişi konvansiyonel silâhlarla öldürülürken, bu konvansiyonel silâhları acaba bu Suriye'ye kim verdi, kimler gönderdi? Bunun üzerinde niye durmuyoruz?" diyor. Acaba bu "muhalif" denilen silâhlı gruplara konvansiyel silâhları kim verdi? Bunun üzerinde niye durmuyoruz?

***

Erdoğan'ın sözleri arasında elbette doğrular da var. Meselâ "DAEŞ'le mücadele adı altında PYD'ye destek veren, bu iki örgüte de aynı nazarla bakmayan herkes, bir şekilde terörizme müsamaha gösteriyor demektir. Hele DAEŞ üzerinden İslam'ı ve Müslümanları tahkir edenler, kesinlikle büyük bir yanlışın içindedir. Esasen, El Kaide, Boko Haram gibi İslam'ı istismar eden tüm terör örgütleri, ekseriyetle Müslümanları katletmekte, Müslümanlara zarar vermektedir. Bu örgütlerin hiçbirinin İslâm'la en küçük bir ilişkisi yoktur, olamaz. Bu örgütlerin katlettiği her bir masumun kanı, onların gerisindeki güçlerin de eline bulaşmaktadır" diyor ki biz de ne zamandır bunları söylüyoruz...

Fakat Erdoğan, "DAEŞ, Esed tarafından desteklenmektedir. Esed, şu anda DAEŞ'in petrolünü almakta ve paraya çevirmektedir. Bunu görmemek için kör olmak lâzım" derken, Putin'in Antalya'da gösterdiği uzaydan çekilmiş fotoğraflardaki IŞİD'in tanker konvoylarını izah etmiş olmuyor! Yakın zamana kadar bütün Batı basını, Türkiye'yi IŞİD'den petrol almakla suçluyordu. Bunları yok saysanız bile karşınıza çıkaracaklardır.

***

Erdoğan, iç politikayla ilgili "Birbirimizi sevelim diyorum. Millî birliğimizden taviz vermeyelim. Yerliliğimizden taviz vermeyelim ve bu ülkede inşallah terör değil, kardeşlik egemen olsun diyorum. Millî birliğimiz hâkim olsun diyorum ve hep birlikte de Türkiye için çalışmaya devam edelim diyorum" diye güzel sözler de söyledi.

Millî birlik, millî kimlik ve millî ülküler etrafında birleşmekle sağlanır. Erdoğan, Türk kimliğinin yerine başka bir kimlik getirmeye çalışmıyor mu? Bu durumda millî birlikten taviz veren kendisi olmuyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları