"24 Haziran"ın ürkütücü iddiaları!..
Bilmem ki; yaşamın şu derin ve sarsıcı keşmekeşinin içinde topluma-ülkeye her konuda zarar verenlerin ne kadar farkındayız?..
Bizi kendimize bile esir eden gafletin ne kadar farkındayız örneğin?.. Ne kadar bilinçli ve duyarlıyız acaba gaflete düşmemek konusunda?..
Oysa sıradan saydığımız, bazen bir hapşırık gibi gelip geçer diye düşündüğümüz "gaflet", bir düşmanın hasmına kuracağı pusudan bile çok daha tehlikeli bir çıkmazdır!..
Çünkü insanın boşvermişliğinin derin girdaplarında, biraz da kendi kendini arkadan hançerlemesidir gaflet!..
"Gaflete düşmek" deyimi de sıradan, anlamsız, boş ve gereksiz bir tanımlama değil aslında... Tam aksine, insanın kendi kendine, bilerek ya da bilmeyerek kurduğu tuzağın zihinlerde çakan sarsıcı, şok edici ve hasar bırakıcı şimşeğidir gaflet...
"Gaflet uykusu" deyimi ise herhalde en çok Türk toplumuna özgü bir sıkıntı olsa gerek... Çünkü son yıllarda ülkeyi ve milleti sarsan o kadar vahim olaylara rağmen, memleketin en az yarısı bir türlü uyanamadı şu derin ve karanlık uykudan!!!
Bilinçli ihanetin, sinsi çıkar kavgasının sebep olduğu duyarsızlığı ve cehaletin beslediği vurdumduymazlığı saymazsak, insanın gerçekten gaflete düşmesi çok şey kaybettirir yaşamda... Hele de gafletten beslendikçe beslenen bir "siyaset" dünyası varken!..
Peki; neden mi girdik gaflet konusuna?.. Çünkü Türk Ulusu'nu özellikle son 15 yıldır cumhuriyetle kavgalı bir iktidara mahkûm eden yaklaşımın her köşesinde de gaflet var aslında...
Israrla siyasal "istikrarsızlık"tan yakınarak AKP'ye mahkûm olanlar da, rant uğruna siyasetten beslenenler de, yaşama bakış açısından cahilce-bilgisizce davrananlar da gafletin çıkmazlarında zarar veriyorlar sürekli... Üstelik hem kendilerine hem ülkeye hem de topluma...
***
İktidar at mı koşturacak?..
Şimdi soralım o halde... 2002 yılında üç ayda kurulan AKP, kendi sihirli gücüyle mi geldi iktidara?.. Elinde sihirli değnek mi vardı Recep Tayyip Erdoğan'ın?..
Ya da AKP tayfası olağanüstü donanımlara mı sahipti de, ardı ardına seçim kazandılar ve sonunda tek başına iktidar koltuğuna çakılıverdiler?..
Hiç kuşkunuz olmasın; Siyasetteki kayıplarda olduğu gibi başarılarda da "eksi" ve "artı"ların çok etkili, yönlendirici, farklı ve ders verici yansımaları vardır...
Sosyal, siyasal ya da ekonomik olsun; bir yerde toplumu esir alan, rejimi sarsan, gidişatı bozan ve gelecek kaygısı yaratan derin bir sıkıntı varsa sebebi baştan bellidir;
Çıkmazlar, beceriksizlikler, donanımsızlık, örgütlenme şaşkınlıkları ve bitmeyen yönetim yanlışları...
Ve de hiç kuşkunuz olmasın; işte o sıraladığımız çıkmazlar her fırsatta rakipler için basitçe yanaşılan limanlar ve kolaylıkla at koşturulan mevziler oluverir!..
***
Sandıktaki derin kuşku!..
Amacımız toplumu nedense uzun bir uykunun tünellerinde oldukça duyarsız hale getiren "gaflet" meselesi üzerinden ahkam kesmek değil... Dikkatli takipçilerimiz konunun nerelere kadar gidebileceğini elbette bilirler...
Hele de konu, baskın seçimin siyaseti allak bullak ettiği bir dönemde deşiliyorsa, gafletin yol açtığı ve ileride de açabileceği tehlikelere dikkat çekmek kaçınılmaz oluyor...
Soralım o halde; Muhalefet partileri 24 Haziran'da yapılacak olan şaşkın ve de baskın seçime ne kadar hazırlıklıdır?.. Ne kadar hazırlıklıdır acaba, milletin umut bağladığı siyasetçiler sandıkta beklenen büyük kavgaya?..
Seçmen listelerindeki oyunlara; boş apartmanlara, terk edilmiş gecekondulara ve olmayan ev adreslerine yazılan hayali seçmenlere, ölü (!) seçmenlere ne kadar hazırlıklıdır siyasetin muhalefeti?..
Türkiye'nin tüm mahallelerinde, mezraları ve köylerinde, yani on binlerce sandık başkanının belirlenmesinde, gözetmenlerin saptanmasında, sandıkların korunup kollanmasında, seçim akşamı oy pusulalarının tarafsız ve güven içinde sayılmasında ve de en önemlisi "tutanak"ların hilesiz yazılmasına ne kadar hazırlıklıdır muhalefet?..
Çakma elektrik kesilmelerinde oynanacak politik piyeslere, trafolara saklanan kedilere, silahla sandık başına gelerek görevlileri tehdit eden külhanbeylerine, oy torbalarının değiştirilmesine karşı ne kadar teyakkuzdadır CHP, İYİ Parti, HDP ve diğerleri?..
***
Dış basın ne diyor?..
Kimse kendini kandırmasın; Daha geçen seçimlerde muhalefet partilerinin binlerce sandıkta "tek" görevlisinin bile olmadığı yansıdı Türk medyasına... Hatta kaderine terk edilmiş binlerce sandıkta kimi muhalefet partilerine tek oy bile çıkmadığını okuduk tüm gazetelerde!..
Tüm medyayı safına çeken, tüm muhtarları pohpohlayan, tüm bürokrasiyi elinde bulunduran ve parasal olarak da çok güçlü olan bir iktidarın seçimde yapabilecekleri konusunda uyarılar yapmak bir kez daha şart oldu ama bilmem ki siyasetçiler kangrenleşen tehlikenin gerçekten farkında mı?..
Dikkate almaktan kaçınanlar ve bir kez daha "gaflet"e sığınanlar, 24 Haziran'la ilgili dış basındaki ürkütücü iddiaları izlesinler o halde...
Örneğin; gaflet çevreleri Guardian gazetesinin 19 Nisan'daki sayısında, "Erdoğan'ın erken seçimi kaybetmesi son derece düşük bir ihtimal" diye yazmasının üzerinde düşündüler mi acaba?..
Ya da; İngiltere'de yayımlanan haftalık The Economist dergisinin son sayısında, "adil olmayacak seçim" ortamıyla ilgili şu satırları analiz etti mi muhalif siyasetimiz;
"OHAL yetkileri ile donatılmış, neredeyse tüm medya organlarını ve devlet kurumlarını kontrol eden Erdoğan, muhafazakar seçmenler nezdinde hâlâ popüler... Kimsenin 'adil' olmasını beklemediği yarışı da kolayca kazanması bekleniyor..."
Yazının konusu "gaflet"ten açılmış ve sonrasında ezeli "sandık" ihmallerine kadar gelmişken soralım o halde;
Memleket ekonomik yangının içinde yaşam savaşı verirken, dış basının "seçimi kazanacak" dediği Erdoğan neye güveniyor acaba?..
AKP sandığa odaklanmışken; adaylık, kulis, transfer, güç birliği ve ittifak tartışmalarının kısır döngüsü içinde ne yazık ki sarsılan-oyalanan sayın muhalefet partileri yanıt versinler bakalım!..
"Sandık" güvenliği ve donanımı konusunda gerçekten hazırlıklılar mı değiller mi; yanıt versinler ki, "yine sandıkta mı kaybedeceğiz" diye aylardır kaygılanan milletin yüreği serinlesin, umudu arttsın ve direnci büyüsün...