15 Temmuz böyle anlaşılmaz
En ciddi meseleleri bile tartışamıyoruz. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, bu ülkenin sorunu mu yoksa AKP'nin sorunu mu?
Eğer Türkiye'nin sorunu ise, neden herkes millî bir meselede birbiriyle kavga ediyor? Yok eğer sorun, iktidardaki partinin sorunuysa, elbette tartışmanın böyle seyretmesi kısmen normal sayılır.. Çünkü iktidar durumdan vazife çıkararak kendine siyasi gelecek devşirme çabasındadır. Ama durum öyle değil. 15 Temmuz darbe girişiminin zorunlu hedefi elbette iktidar kimse o olacaktı. Dolayısı ile AKP ister istemez hedef duruma gelmişti. Ancak asıl hedefi Türkiye'yi ele geçirip, kendi tasarımına uygun bir yönetim sistemi kurup, sonsuza kadar bunu sürdürmekti. Sadece bu da değil. Bunu yaparken ABD'yi kendine rehber tutmak ve onun beklentilerine cevap verecek bir siyasal iktidar oluşturmaktı.
Başaramadı.
Halk sokağa çıktı ve hayatı pahasına darbecilere karşı koydu.
Buraya kadar her şey anlaşılır bir durum. Ancak, bundan sonrası sıkıntılı. Olması gerektiği gibi yürüyor. Böyle yürütüldüğü için de mesele tartışmalı ilerliyor.
İktidar (AKP Siyaseti), 15 Temmuz darbe girişimi sonrasını doğru yönetmiyor. Öncelikle topluma mal edecek yerde, siyasal alanın içine çekerek karşıtlık yaratmaya çabalıyor. CHP'nin dışlanması bunun en açık örneği.
Aynı şekilde yerli yersiz suçlamalarla -mesela Akşener örneğinde olduğu gibi- konuyu saptırıyor.
Meclis darbe araştırma komisyonundan nitelikli bir sonuç çıkmamasını da buna ilave edebilirsiniz.
En bariz olanı ise, FETÖ'cü olmadıkları halde darbe ile ilgili iddianame hazırlayan hâkim ve savcıların görevlerinden alınmasıdır.
Çok daha önemlisi nedir derseniz, şudur: FETÖ'cü tutuklamalarında nitelikli bir plan ve düzen tutturulamamasıdır. Haksız tutuklamalar olduğu yönündeki çığlıklar ayyuka çıkmıştır. Bunların bir kısmı itirazlar sonucu özgürlüğüne kavuşsa da pek çoğu halen daha tutukludur.
İnsanlar haksız yere ömürlerinin önemli bir kısmında hapiste yatıyor. Bir kısmı işini kayıp ediyor. Toplumsal itibarı zedeleniyor. Aile huzuru bozulanlar var. İşte büyük adaletsizliklerden bazıları bunlar. Hepsini alt alta topladığınızda derin uçurumlar ortaya çıkıyor. Ve 15 Temmuz darbe girişiminin kamuoyunda anlam kazanması bakımından itiraz noktalarını oluşturuyor.
AKP iktidarlarının kendi dışındakileri öteleyici durumunu, olur olmaz yere sırf siyasi rakip olacak kimseleri suçlayıcı davranmalarını da bir yere not etmek lazımdır. Süreci kötü yönetmek de işte böyle bir şeydir.
Hükümet kanadı sanki "darbe bizim darbemiz. Bize yapıldı. Biz önledik. Eğer bunun siyasi bir rantı olacaksa da biz yeriz" der gibi, muhalefetin meseleyi kendince sahiplenmesine, yorumlamasına ve eğer istiyorsa kendi çözüm anlayışını ortaya koymasına izin vermek istemiyor. Ancak kendine destek veren (MHP gibi) muhalefete izin veriyor. Bu durumda sorgulama, toplumsal kabul ve sorun çözme anlayışları sırf çatışmalar üzerinden derinleştirilerek yürütülmüş oluyor. Darbe bütün ülkeye yönelik olduğuna göre neden böyle davranıyorlar anlamış değiliz.
15 Temmuz'un yıldönümünde, toplumsal mutabakatın sağlanması gerekirdi. Darbenin bütün yönleri ile tartışılmış, insanlar olur olmaz yere darbelerle suçlanmak yerine, kardeşlik havası içinde millî birlik ruhu tesis edilmiş olması gerekirdi?
Yanlış mı?