1 Mayıs ve "Pal Sokağı Çocukları"
1977 katliamını Frankfurt'ta kaldığım otelin televizyonundan izlemiştim. Aktarılan görüntüler sinirlerimi bozmuştu. Sansürsüz yayınlananlar, dehşet vericiydi. Kazancı Yokuşu'nda ölen ve yaralananların çığlıkları kulaklarımda kaldı. O zaman hangi duygular içindeysem, bugün de o hisleri taşımaktayım. Bu nasıl "İşçi ve Emekçi Bayramı" idi. Hani böylesi facialar oluşmasa, "erken Hıdırellez" gibi kutlayabiliriz. O zaman Taksim Meydanı'nda bulunan ağaçlara -şimdi yok- "dilek çaputları" bağlayabilirdik.
O Taksim ki, yıllarca "Ben girerim" ve "Ben de sokmam" savaşlarına sahne oldu. Bir yerde aklıma hep Pal Sokağı Çocukları adlı öyküyü düşürdü. Bir de hatırlatma yapayım, Pal bir güvercin cinsidir.
Macar romancı Ferenc Molnar'ın, dünyaca en ünlü kitabıdır. Günümüzde de milyonlarca satması çok anlamlı ve önemli. 11 yaşımda okuduğum bu kitapta, aynı bölgenin çocuklarının Budapeşte'deki bir tepeyi ele geçirme mücadelesi anlatılır. Yapılanlar sadece oraya "sembol asmak" içindir. Bu bitmeyecek sanılan kavga şipşirin bir tip olan Nemeçek'in ölümüyle noktalanır. Bakın ne kadar etkilenmişim ki, Nemeçek ismini unutmamışım. Oysa, Muazzez Abacı'nın 38 yaşında kaybettiği babası ünlü boksör Sarı Oktay'ı Sarı Muzaffer yapabiliyorum. Hatta taş gibi hayatta olan polis Erkan Şad'ı öldürüp rahmetle anabiliyorum. Ancak bir Macar roman kahramanı genç irisi belleğime kazınmış halde.
Aklın yolu
Biz gelelim yine savaş meydanına dönüştürdüğümüz 1 Mayıs alanlarına. Bir yerde masum kutlamaların, ideolojik gösterilerin katliama dönüştüğü eylemleri izleyip durduk. Kızıldan siyaha kadar her türlü terör sembolü taşıyanların egemenlik mücadelesi bir türlü sona ermedi.
İlk defa sosyalist sendikacılığın -kibarcasını yazdım- sembolü DİSK'ten uzlaşmacı bir tavır geldi. Başkan Kâni Beko, CHP'den milletvekili adaylığını ilan etmeden önce "Biz bu yıl Maltepe'deyiz" açıklamasını yaptı. Yanlarına da, her zaman eylem birliği yaptıkları "iki ses getiren" STK'yı alarak devletin gösterdiği alanda kutlama yapacaklar. Doğrusu buydu. Temennim işçi ve emekçi bayramının yakıp, yıkmadan kutlanması.
Kimi militan gruplar buna uyacaklar mı? Hava karardıktan sonra Dolapdere'den, Kazancı'dan çıkarak slogan atmalar kimseye sürpriz olmamalı. Yine de tedbir.
...
ÖZEL NOT: Bu arada sevgili Mehmet Ağar'a mesajım olacak. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu iyi gidiyor. Hele, bir bakana yakışmayan bazı sözlerini sansürledikten sonra.
***
Hak ettiler
Hakan Bayrakçı, ekrandan fazla uzak kalamadı. HaberTürk'te ortaya çıktı. Aslında doğrusunu yaptı. Fatih Altaylı'nın Teke Tek'inde tartışmalar hep seviyeli. Bayrakçı fırsat bu fırsat deyip ilk defa Ak Partili ekran akademisyenlere verdi veriştirdi. Ustaca seçilmiş cümlelerle bunları yerin dibine batırdı. Vermediği isimlerin birkaç tanesini ben sıralayıp yardımcı olacağım; Tayyar Arı, Ergün Yıldırım, Yaşar Hacısalihoğlu, Selman Öğüt, vb.. O kadar çoklar ki, hepsini sıralamaya kalksam bu köşeye sığmaz.
Altaylı'nın denetimindeki diğer konuşmacılar, İhsan Aktaş, Nevzat Çiçek ve Gülfem Saydan Sanver'di. Bunların arasındaki anketörlüğün yanı sıra "yanlı kamuoyu oluşturucu" İhsan Aktaş'ı atlamayalım. Mübarek bir süredir Ak Parti ve MHP dışındakileri "baraj altı yapma" peşinde. Bir yandan da soğuk esprilerini sürdürüyor. Bayrakçı'nın söz ettiği "yanlı öğretim üyeleri"ne bin basar. Adil Gür ve Faruk Acar, Aktaş'ın yanında objektif kalırlar.
***
Gidiyor
G.Saray-BJK maçını üzüntüyle izledim. Sarı-Kırmızılılar biraz becerikli olsalar 5-6 olurdu. Kartal için "tüy dökme mevsiminde" diyebilirim. Hem de zamansız. Şenol Güneş'in maç öncesi suratı kaybedeceklerinin işareti idi. Yenilgiden sonra verdiği mesaj ise netti; "Seneye yokum". Meşhur inadının tuttuğu anlaşıldı.
Başkan Fikret Orman'ın da boş durduğunu sanmıyorum. Favorim Abdullah Avcı. Plaselere gelince, fazla var. Mesela bir Hırvat çalıştırıcı olabilir. Ağzınızdan çıkan ismi duyar gibiyim. Tam kendisi!
...
Öte yandan S Sport'un İngiltere ligi yayınlarına değinmek istiyorum. İbrahim Altınsay, hem anlatıcı hem yorumcu pozisyonunda. Hiç susmuyor. Premier Lague tutkusu gerçekten inanılır gibi değil. Sanırım kanalda yatıp, kalkıyor. Bu durumu muhterem eşine sormak gerekiyor. Taraflar mutluysa lafımız yok.
...
Bizimkiler Galatasaray yenilgisinden vazgeçmiş gibi. Varsa yoksa kupadaki yarım kalan Fenerbahçe maçı. Zafer Demirbaş suçlunun güvenlik güçleri olduğunda ısrarcı. Coşkun Telciler ise hırsını TFF'den alıyor.